Borrell, Singapur’da düzenlenen Asya-Pasifik bölgesinin önde gelen güvenlik forumlarından “Shangri-La Diyaloğu”nda yaptığı konuşmada Avrupa’nın stratejik ve ekonomik çıkarlarının Hint-Pasifik ülkeleriyle “her zamankinden daha fazla iç içe geçtiğini” dile getirdi.
İkili ilişkilerin ekonomik işbirliğinden ötesine gitmeye ihtiyacının olduğunu belirten Borrell, “Ekonomi ve strateji aynı madalyonun iki yüzüdür. Avrupa’da ve Hint-Pasifik’te güvenlik giderek daha fazla birbiriyle bağlantılı hale geliyor. Sizin güvenliğiniz bizim güvenliğimizin önemli bir parçasıdır” diye konuştu.
Hint-Pasifik bölgesini “dünyanın atan kalbi” olarak nitelendiren Borrell, AB ticaretinin yaklaşık yüzde 40’ının Güney Çin Denizi’nden geçmesi nedeniyle Güney Çin Denizi ve Tayvan Boğazı’nda gerilimden kaçınmanın AB için “son derece önemli olduğunu” vurguladı.
“ÇİN, KUZEY KORE YA DA İRAN İLE AYNI KEFEYE KONULAMAZ”
Borrell, Çin’in Rusya ile “sözde” sınırsız ortaklığını eleştirerek, Çin ve Kuzey Kore’nin Rusya’ya Ukrayna’da süregelen savaşta verdiği desteğin Avrupa güvenliği üzerinde doğrudan etkisi olduğuna işaret etti.
Çin’in Rusya’ya olası silah ihracatıyla ilgili bir soruya cevap veren Borrell, Pekin’in Moskova’ya silah tedarik etmeyeceğine dair söz verdiğini ifade ederek, “Çin, Kuzey Kore ya da İran ile aynı kefeye konulamaz” dedi.
Çin’den Rusya’ya ihracattaki artışın farkında olduklarını vurgulayan Borrell, “Son 2 yılda Çin’den Rusya’ya yapılan ihracat miktarı son 10 yıldan daha fazla arttı” ifadesini kullandı.
Borrell, “(Çin) Onlar silah tedarik etmedikleri konusunda ısrar etmeye devam ediyor ve bunun gerçekleştiğine dair elimizde kanıt yok. Ama bazı mallar çift amaca hizmet edebildiğinden, silahlar ve silah olmayanlar arasında kesin bir sınır bulunmuyor” değerlendirmesinde bulundu.
ABD, Avrupa ve İngiltere de dahil olmak üzere Batı ülkelerinde üretilen bileşenlerin de Rus askeri teçhizatı üretiminde kullanılabileceğine dikkati çeken Borrell, “sorunun sadece Çin olmadığını” dile getirdi.
“GAZZE KONUSUNDA ÇİFTE STANDARTTAN KAÇINILMASI” VURGUSU
Borrell, uluslararası hukukun herkese karşı yerine getirilmesinin savulmasının önemli olduğuna da değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bence uluslararası düzene gerçekten bağlı olduğumuzu göstermenin yollarından biri, İsrail’e Uluslararası Adalet Divanının son kararını yerine getirmek için baskı yapmak, Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) her türlü desteği vermek ve çifte standart suçlamasından kaçınacağımız bir anlayışta hareket etmektir.”
Borrell, çifte standartla suçlanmamak için UCM’nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında çıkarttığı yakalama kararına saygı duyulduğu gibi İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında işleyen sürece de saygı duyulması gerektiğini söyledi.
Netanyahu hükümetinin Filistin devletini tanımaya karar veren bazı AB ülkelerine karşı başlattığı antisemitizm suçlamasının da reddedilmesi gerektiğini kaydeden Borrell, Gazze’de ateşkesin sağlanması ve iki devletli çözüm sürecinin başlaması için uluslararası baskıya ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.